26 Ocak 2022, 20:33 | #1 |
Günaydın Şakir.
Vefasız bir insanoğlu değildik biz
Ümidimiz vardı şu hayattan An gelir özler, inanır, omuz verirdik Bir kış günü sabah uyandım Güneş en acımasız aydınlığı ile pencereden Perdenin en ince ayrıntısından gülümsüyordu Uyandım, Odanın tahta kapısının gıcırtısını duyunca bir aşina hissi ile gözlerim açıldı Uyandım, Lavaboda suyun yüzüme vurduğu soğuk hissi ile yalnızlık psikolejim direndikce direndi belkide biraz vurdum duymazlik seviyem çark etti. Oturma odamda bulunan sobanın yanması için kim dışarı çıkıp karda kilerden içeriye odun taşıyacak diye düşünüyordum ama üşengeçliğimi alt etmem için bunu denemem lazımdı, üç dört odun ve çıra ile sobaya darbe yaparak onu yakmam gerekiyordu ve gereğini yaptim aslinda bunu yapmamın asıl sebebi sobanin çaydanlık ve içerisindeki çay'ın ortak beraber başardığı özgür kırmızı serumdu. Guğüm olarak bilinen fakir ama gururlu halkin buluşu, yarıya kadar doldurup suyun kaynaması sonucu ister Yemeğini yap, istersen çay demle, dilersen duş al. Çayın kaynaması sonucu güzel bir kahvaltı hazırlamak için ince belli bir çay bardağı, sobada kizarmis ekmek ve peynir,zeytin sanırım yeterli olacak. Kapıdan çıkarken hemen sağda hakkını bekleyen borçlu gini hissediyorum hersabah kendimi sanki ona bunu yapmak zorundaymışım gibi ŞAKİR'E her sabah, ac bitir salam veriyorum "ya arkadaş hergün veriyorum ama yeter farkli birseyler tavuk filan ver" der gibi miyav'lamasi aslında şımardı bu. Az ileride çay ocağı var orada her sabah şekersiz çay veya kahve içerim şakir de etrafımda dolanir durur ve kahveci ahmet abi de " her sabah, her sabah bune olm bikmiyormusun" der. Nasıl bıkabilirim Ahmet abi, şakir bana hiç yalan söylemiyor vede üzmüyor. Kalem: 26.01.2022 16:00
________________
"Sevilmenin kıymeti bilinmiyorsa, Uzaklaşmak En güzeli ki üzülen sen olmayasın" |
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|