Kadının bir ruh dünyası, buna paralel olarak zevki, arzusu yok mudur? Bunların dikkate alınması gerekmez mi? Elbette o da bir insandır. Onun da ruhi sıkıntılarının, sinirlilik halinin bulunması tabiîdir.

Kadın ruhi bir gerginlik içinde bulunuyorsa, bu durumu kocasına münasip bir şekilde anlatır ve ondan anlayış bekler. Elbette kocası da ona anlayışla yaklaşacaktır. Böylece problem kendiliğinden hallolacaktır.

Peygamber Efendimiz "Kadın ocak başında bulunsa dahi, kocasının davetini kabul etsin"1 buyurmaktadır. Bu hadis-i şerifteki "Ocak başmda bulunsa dahi ifadesi kocası çağırdığında, "kadın kocasının davetini kabul etsin" manasına gelmektedir. Bu tür ifadeler, yani kadının kocası ile bir arada bulunması, dinimize göre basit bir zevk tatmini değil, birbirini günahlardan koruyup himaye etme şeklinde anlaşılmalıdır. Yine buradan erkeğe sınırsız bir hak tanındığı manası da çıkarılmamalıdır.

Çünkü hadiste ifade edilen erkek, dinini, diyanetini bilen, hakkı hukuku tanıyan ve insanın yaratılışına uygun bir biçimde yaşama gayretçinde olan erkektir. Böyle birinin meşru olmayan alanlara gitmesi ise zaten düşünülemez. Hadislerde bu tür hareketler "sevap kazanma" şeklinde nitelendirilmiş, ayette de "İyi kadınlar itaatli olanlardır"2 şeklinde tanımlanmak suretiyle uysal hanımlar takdir edilmiştir.

Erkek ve kadın cinsinin maddi ve ruhi yapısını, herkesten daha fazla yaratıcısı olan Allah bilir. Dini sakıncalar dışında kadımn kocasını reddetmemesi ısrarla emredildiğine göre, cinsi arzuları frenleme açı-I sından erkeğin daha zayıf, kadımn ise daha güçlü olduğu düşünülebilir. Hz. Peygamber'in: 'Sizi tahrik eden bir kadın gördüğünüz vakit, karınızın yanma gidiniz"3 buyruğunu dikkate alırsak, karşı cinsin tahrikine bugün her zamankinden daha fazla maruz kalan kocasına kadın yardımcı olmalıdır.



1 Ahmed Bin Hnabel Müsned 4,23
2 Nisa 4/34
3 Ebu Davud "Nikah" 4


alıntı