Sarah Sartjie Baartman
Kalemin yazdığı da kağıdın alınyazısıdır dedim..
Bence dedi, kağıt kalemin suç ortağı.... Neden dedim yazmak suç olsun ki.. Güldü.. Dudaklar dedi.. Öpüşürken günaha girdiğinden çok fazlasını konuşurken işler.. Kalem de öyle dedi, yazdıklarından çok yazmadıklarından suçlu... **** Sarah Sartjie Baartman Afrika'da doğmuş bir kız çocuğudur. Annesi onu doğururken ölünce Sarah'ı babası büyütür. İngiliz sömürgecileri ile girdiği çatışmada babasını da kaybedince onu siyahi bir tüccar kendisine köle yapar. Tüccarı ziyarete gelen bir İngiliz subayı Sarah'ı satın alır. Çünkü Sarah'ın bir özelliği vardır; kalçası ve vajinası çok büyüktür. Bu onun kabilesine has bir özelliktir. İngiliz subay bu özelliğinin Avrupadaki eğlence mekanlarında ilgi çekeceğini düşünür. Onu alıp Londra'ya götürür. Kabus böylece başlamış olur. Sarah Londra'ya getirildiğinde 21 yaşındadır. Subay onu bir sirke satar. Yüzünü boylarlar, dar kıyafetler giydirip başına tüyler takarlar. Sirkte bir kafes içinde sergilenen Sarah Avrupalıları hayrete düşürür. Bir süre burada kaldıktan sonra müzeye götürülür. Camdan bir bölme içinde sergilenir. Avrupalı erkeklerin iştahı kabarır. Ona dokunmak isteyenlerin sayısı artınca camı kaldırırlar. Taciz edilir, vücuduna çöpler dürtülür. Kalçasının gerçek olduğunu anlamak isteyenler iğne batırıp bıçakla keserler. Acıdan bayılınca dinlenmeye alırlar. İngiliz burjuvasının eğlence kaynağı olur. Ayakta duramayacak kadar halsiz düşünce Paris'teki bir sirke satarlar. Hayvan terbiyecileri onun üzerinde deneyler yaparlar. İşleri bitince onu satın almak isteyen bir bilim adamına verirler. Bilim adamı canlı canlı vücudundan parçalar alır. Onun vücudu üzerinden değerlendirmelerle Avrupa ırklarının üstünlüğünü öven bilimsel makalaler yazar. İşi bitince sokağa atar. Sokakta onu bulanlar uzun bir süre fahişe olarak çalıştırır. Kaderi gibi kara bedeni daha fazla işkenceye dayanamaz; 1816 yılında Paris'te ölür. Ölümünün üzerinden 24 saat geçmeden cerrah George Cuvier tarafından vücudu yarılır. Beyni ve cinsel organı çıkarılarak İnsanlık Müzesi'ne konur. Doldurulan vücudu ise 1974 yılına kadar halka açık bir sergide sergilenir. İşte insanlığı var eden bir kadının yaşamda var olma mücadelesi. Kadın Haklarına olan sonsuz saygımı ve gerekli değerin verilmediğini dile getirdiğim bir konuşmanın gecesinde, önce insanlığımdan sonra erkekliğimden utanarak kaleme aldığım bir yazımdır. Bekir Yıldız |
Türlü türlü işkence... Neden? Ne gerek vardı? Değdi mi ?
İnsanlik öldü... Belki de hiç yaşamamıştı... Emeğine sağlık @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] yine mükemmel bir paylaşım olmuş |
Alıntı:
|
@[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Hanım emeğinize sağlık.
|
yine efsane emegine saglik
@[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
cim :memnun:
|
Alıntı:
Alıntı:
|
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 06:42. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2024, vBulletin Solutions, Inc.
Copyright ©2019 - 2023 | IRCRehberi