05 Şubat 2021, 22:31 | #1 |
Kanyonları ve eşsiz doğasıyla Kastamonu
Tarihiyle kültürüyle zengin Kastamonu’yu benzerlerinden ayıran bir özelliği var: Bir yanı yeşile bir yanı maviye bakan el değmemiş doğal güzellikleri. Vahşi kanyonları, şelaleleri, mağaraları ve harika koyları bir arada görebileceğiniz Kastamonu, tam bir cennet köşesi. Doğa turizminin yükselen yıldızlarından olan Kastamonu’yu, işte bu doğal güzellikleriyle anlatmaya çalışacağım. Kastamonu mevsimsiz şehirlerden. Şehre hangi mevsim giderseniz gidin doğa öyle etkileyici renklere bürünüyor ki, sizi kendine hayran bıraktırıyor. Zaten her daim yeşil olan topraklar, sonbahar renkleriyle de kışın beyazlar altında da muhteşem görünüyor. Bu doğal güzellikleri gezerken Kastamonu’nun kendine özgü mimarisi, renkli yerel kıyafetleri ve leziz yöresel yemekleri de size eşlik ediyor. Bundan sonra Kastamonu’nun adını daha çok duyacağımız kesin. Kanyonların birçoğuna ve Ilgarini Mağarası’na çok yakın olan Pınarbaşı, konaklama ve yemek içme mekanlarıyla bölgeyi keşfederken merkez olarak kullanabileceğiniz yerlerden biri. Küre Dağları ve Küre Dağları Milli Parkı Küre Dağları içerisinde barındırdığı biyoçeşitlilik ve muhteşem kanyonlar sayesinde Türkiye’nin ve dünyanın özel bölgelerinden birisi sayılıyor. Bölge aynı zamanda Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın (WWF) “ölmeden önce görülmesi gereken yerler” listesinde. Anadolu’nun en gür ormanlarını barındıran Küre Dağları bu eşsiz yapısını, yıl boyunca aldığı yoğun yağış miktarına ve suların aşındırmasına borçlu. Bölge, 2000 yılında milli park ilan edilerek koruma altına alınmış. 2012 yılındaysa Avrupa’nın seçkin koruma alanlarını simgeleyen “PAN Parks – Korunan Alanlar Ağı Parkları” arasına kabul edilerek Avrupa’nın 13. Türkiye’ninse ilk PAN Park’ı olmuş. Bartın’dan başlayıp Sinop’a kadar uzanan Küre Dağları, etrafındaki tampon bölgeyle beraber 134 bin hektarlık bir alanı kapsıyor. Milli parksa Bartın ve Kastamonu illeri sınırlarında bulunuyor. Azdavay, Pınarbaşı, Ulus, Kurucaşile, Amasra ve Cide milli parkın içerisinde. Bölge kurt, ayı, geyik, çakal, tavşan, yaban domuzu, tilki, ötücü ve yırtıcı kuşlar olmak üzere birçok hayvana ev sahipliği yapıyor. Horma Kanyonu Bölgede beni en heyecanlandıran yerlerden olan Horma Kanyonu, 2020 yılında tamamlanan yürüyüş yoluyla etkileyici bir yere dönüşmüş. Zara Çayı üzerindeki kanyonun uzunluğu 4 kilometre ve 3 kilometrelik bölümünü yürüyerek görebiliyorsunuz. Kanyon içerisinde kazan ya da kuyu diye adlandırılan bölgelerde su derinlikleri çok yüksek olduğundan içerisinde dolaşmak imkânsız. Yapılan patika sayesinde geçit vermez kanyonun derinliklerine girerek tüm güzelliklerini görebilme şansı yaratılmış. İki girişi olan kanyonu gezmeye eğer yükseklik korkunuz yoksa Ilıca Köyü tarafından başlayın ve mümkünse parkurun tamamını yürüyün. Çünkü buradan başladığınızda tırmanan etaplar insanı biraz ürkütebiliyor. Her iki ucunda otopark var. Giriş ücreti (Ilıca Şelalesi’yle beraber) yetişkin 6 TL, öğrenci 3 TL. Horma Kanyonu’nun girişinde yer alan bu küçük şelaleyi asıl etkileyici yapan şey bana göre bulunduğu ortam. Tahta köprüler, izleme terası, kocaman taşlar, ağaçlardan sarkan yosunlar ve likenler sayesinde oluşan büyüleyici ortam adeta masal dünyasını çağrıştırıyor. Eğer suların yüksekliği müsaade ediyorsa merdivenlerle şelalenin döküldüğü kumluk alana inebiliyorsunuz. Giriş ücreti (Horma Kanyonu ile beraber) yetişkin 6 TL, öğrenci 3 TL. Pınarbaşı merkeze 11 kilometre uzaklıkta olan Ilıca Köyü’nün muhteşem mimarisi de görülmeye değer. Kastamonu’nun en vahşi kanyonlarından olan Valla Kanyonu dünyanın en derin 2. kanyonu. 1200 metreyi bulan kaya duvarlarıyla çevrili 10 kilometrelik kanyon Devrekani Çayı’nın aşındırmalarıyla oluşmuş. Kanyonu görmek için en iyi nokta ise Muratbaşı Köyü. Köyün içinden başlayan 1,5 kilometrelik yürüyüş parkurunun sonunda sizi, ahşap merdivenlerle ulaşacağınız burgulu izleme terası bekliyor. Üç katlı terasın manzarası nefes kesiyor. Meyve bahçeleriyle çevrili köyü de mutlaka gezin. Kanyona giriş ücretsiz. Kanyonlara iniş çok tehlikeli olduğundan kanyonların içerisine hiçbir zaman rehbersiz ve ekipmansız inmemeniz öneriliyor. Çatak Kanyonu Azdavay sınırlarındaki Çatak Kanyonu adı az duyulsa da en müthiş olanı. 900 metre yüksekliğe kurulan cam teras sayesinde adeta nefes kesen bir deneyim yaşıyorsunuz. Yükseklik korkunuz olmasa bile ilk birkaç adım insanı ürkütmeye yetiyor. Alıştıktan sonra da önünüzde uzanan uçsuz bucaksız yeşilin ve kaya duvarlarının oluşturduğu doyulmaz manzaranın keyfini çıkarıyorsunuz. Yüksekliği yer yer 400 – 800 metreleri bulan kanyon içerisinde kartal, atmaca, ayı, ceylan gibi yaban hayvanlarına rastlanabiliyor. Sağ tarafında bulunan fotoğraf platformundan terasla güzel fotoğraflar yakalamak mümkün. Arabanızı park ettikten sonra 1 kilometrelik yürüyüş yoluyla terasa ulaşılabiliyor. Giriş ücreti yetişkin 6 TL, öğrenci 3 TL. Loç Vadisi Devrakani Çayı üzerindeki Loç Vadisi, Kastamonu’nun gizli kalmış yerlerinden. Küre Dağları Milli Parkı ve Cide sınırlarında yer alan vadiyi 1000 metre yüksekliğe kurulan küçük ahşap seyir terasından izleyebiliyorsunuz. Şenpazar yolu üzerindeki terasa 2 kilometrelik yürüyüş yoluyla ulaşılıyor. Küre Dağları’nın en bakir köşelerinden olan vadinin Gömeren Kanyonu’ndan, Kılıçlı Mağarası’na, Valla Kanyonu’ndan, Malyas Kanyonu’na uzanan bir manzarası var. Ilgarini Mağarası Büyüklük olarak dünyanın sayılı mağaralarından olan Ilgarini Mağarası bu coğrafyada karşınıza çıkan en şaşırtıcı yerlerden biri. Dünyanın en büyük 4. mağarası olan Ilgarini’nin uzunluğu 858 metre, derinliğiyse 250 metre. Sarkıtlar ve dikitlerle süslü büyükçe bir salon ve 27 kavşakla inilen yaşam izlerine rastlanan iki bölümden oluşuyor. Roma ve Bizans döneminde kullanıldığını bilinen alanda şapel, sarnıç ve mezar kalıntılarını görebiliyorsunuz. Yamanlar Köyü yakınlarındaki mağara Pınarbaşı’na 36 kilometre uzaklıkta. Mağaraya gitmek için yaklaşık 5 kilometrelik işaretli yolu yürümeniz gerekiyor. Ahşap bağlantılarla yürümesi kolaylaştırılmış inişli çıkışlı yolun tek yönünü yürümek 1,5 – 2 saat sürüyor. Yolu üzerindeki Mantar ve Ejder mağaraları da kesinlikle görülmeye değer. Mağaralara giriş ücretsiz. Ilgaz Dağı Milli Parkı 1976 yılından beri milli park statüsüne sahip Kuzey Anadolu’nun en büyük sıradağlarından olan Ilgaz Dağları “Türkiye’nin önemli bitki alanları”ndan kabul ediliyor. Bir kısmı Çankırı ili sınırları içerisinde olan Ilgaz’ın en yüksek noktası 2587 metreyle Büyükhacat Tepesi. Park kapsamındaki 700 metrelik pist, kayakçılar ve snowboardcular arasında oldukça popüler. Bölge, özellikle yırtıcı kuşlar açısından Türkiye’nin önemli kuş alanlarından sayılıyor. Aklınızda bulunsun Siyah çorba, simit tiridi, patates paçası, banduma, ekşili pilav, püryan kuyu kebabı, Siyez bulgur pilavı, cırık tatlısı yöresel lezzetlerden birkaçı... Yöreden ayrılırken ünlü Taş Köprü sarımsağından, pastırma, çekme helva, Siyez bulguru, kestane, mantar, Tosya pirinci ve Tosya üzümünden almayı unutmayın. Konaklama için Ilıca Köyü’ndeki çadır ve bungolov seçenekleriyle Park Ilıca’yı düşünebilirsiniz. Kaynak ; Hürriyet |
|
|
05 Şubat 2021, 22:47 | #2 |
asik oldum
________________
Hope. . . ✨
|
|
|
05 Şubat 2021, 22:48 | #3 |
|
|
|
05 Şubat 2021, 22:53 | #4 |
guzel yerler mis dogasi buyuluyucu
________________
No MoRe DramA
|
|
|
06 Şubat 2021, 12:17 | #5 |
Horma Kanyonu resmi bile heycan veriyor. Orada yürümesi nasıl olur acaba.
________________
~ E & B ~ |
|
|
06 Şubat 2021, 12:39 | #6 |
Of of offf offf.Nasil guzel manzara.ilk defa goruyorum harika.şu yer yurtdisinda biryer olsa turist patlamasi yasanir.çok begendim
________________
ηrmη
|
|
|
06 Şubat 2021, 12:43 | #7 |
Arkadaşlar o kadar güzel resimler atıyor ki bende her seferinde hayran oluyorum Kastamonu'ya. İnşallah görmek de nasip olur
________________
bazen insanlar iyilesmek istemez.
cünkü , icindeki acı sevdiklerinin son hatirasidir.. per aspera ad astra ✨ |
|
|
06 Şubat 2021, 13:14 | #8 |
Kanyon harika bir adrenalin ya iki tarafı uçurum daracık yol karşıdan gelenlere yol vermek kabus gibiydi ahaha çok güzel yerler. Gezelim görelim sağlıklı günlerde. Paylaşım çok güzel olmuş
@[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
bey emeğinize sağlık.
|
|
|
07 Şubat 2021, 14:36 | #9 |
|
|
|
07 Şubat 2021, 16:20 | #10 |
Merkez yerleşkesinde çok sayıda eski konak, han, hamam barındırmaktadır. Özellikle eski evler, konaklar bir bakıma Safranbolu uzantısıdır. Safranbolu turu düzenleyenler Kastamonu'ya da uğrayıp günübirlik bir gezi yaparlar.
Şehir, 2016 senesinde Türk Dünyası Kültür Başkenti ilân edildi. Ama en kozmopolit ve çok kültürlü ev sahipliği dönemi 99'daki meşhur güneş tutulması dönemindedir. Şehir otantik, tarihi dokusunu güney kesiminde barındırmakta. Fakat kuzey kesiminde çiftlik evi olan bir konak vardır ki, oradan bahsetmeden edemem. Yapıya ön taraftan baktığınızda eski, ahşap ve görkemli bir konak dersiniz, ama arkadan baktığınızda yüksekçe örme durvarı, camları, çatısı ve kubbesi size buranın bir şato olduğunu söyler. Bugün post-apokaliptik bir dünyada terk edilmişçesine duran bu konakta ve çevresindeki çiftlikte yaklaşık yirmi yıl önce bir fauna vardı. Çiftlik hayvanları bir yana ağaçlık alanda gezinen sincapları, ağaçlara yuva yapan ağaçkakanları, duvar kenarlarında tatlı beyaz fareleri, hatta kedi kovalayan cinsten büyük tarla farelerini, bacalara tüneyen leylekleri gün içinde görebilirdiniz. Yağmurdan sonra ortalığı salyangozlar kaplardı. Baharda her tarafta tüyler, polenler ve karahindibalar uçuşurdu. Tarlaları sulamak için açılan kanallardaki akıntıda kağıttan gemiler yüzdürürdük. Ayçiçekleri ve kedilerle de ilk olarak burada tanışmıştım. Bir dönem kümes hayvanlarını kıran bir hastalık türemişti ve hastalığın tesirini azaltmak için kümes hayvanlarının içtikleri suya rakı katılıyordu. Çiftlik buram buram anason kokardı. Hey gidi günler. Bu ıssız ve viran yere her ne zaman adım atsam paralel bir boyuta, başka kimsenin bilmediği masalsı bir yere adım atmış gibi olurum, Kastamonu dışında başka hiçbir bir yerde olmayan... Konu Kedi tarafından (07 Şubat 2021 Saat 16:23 ) değiştirilmiştir.. |
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|