30 Ocak 2024, 07:37 | #1 |
avlu...
gelir gider bir nefes mana yüklenir her ses iki dudak arası koca bir dünya kafes... içinde çırpınır ve afallayarak koşar ardında kovalayan binlerce atlı heves... sözler aynı ağızdan örümcek ağı gibi manalar vuku bulur dev yanar dağı gibi... süslü hiyerarşiler altı boş anarşiler kök kuru afyonuyla milyonca haşhaşiler... tarihi devirenler oyunlar çevirenler üç kuruş para için bebekler öldürenler... akleden derviş de hoş nakleden serkeş de hoş çaprazdan yürüyen ve düzden yürüyen sarhoş... asaleti askıda adaleti keskide ne kaldı ki eskide azdan ürüyen de boş... ellerim yüzyıllardır kazılmamış kazıda tırnaklarım sökülür ve dimağım uykuda... körelttik uykuları bir ateş yakar gibi içine atlıyoruz düşüşten kalkar gibi... yakaladım hiçliği sorguya ekiyorum bütün varlığa inat yokluğa çekiyorum... sonsuz mana suyundan bir yudum içemeden ayak basılmamış dev köprüden geçemeden ellerim görmüyor artık gözlerim duymuyor tenimde bir uğultu zihnim koku almıyor... bir dünya yıkıyorum duygusuz durgunluğum bir dünya kuruyorum kusursuz kırgınlığım... derken ipten bir duvar alıyor kasvetimi dehşet rengi tuğlalar sarıyor esvetimi... akıyorum su olup oluk oluk durmadan o virane evlerden köhne çatılarından... bırakıyorum beni bensizliğin bağrında derken taş oluyorum sonsuzluğun çığrında... can-i
________________
|
|
|
Şu Anda Bu Makale Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|