![]() |
| | #1 |
| Bu türkü Suat Bey ve Şadiye Hanım’ın hikâyesidir. Şadiye, zengin bir konağın kızıdır. Suat ise fakir bir gençtir. Kader ikisini bir yaz Ada'da buluşturur ve birbirlerine âşık olurlar. Fakat babası, kızını Suat Bey'e vermek istemez. Kış geldiğinde ise Şadiye ve ailesi Ada'dan ayrılır. Suat ise yaşadığı adada kalır. Ve Ada’nın sahilinde hep Şadiye’nin ona geleceği günü bekler. Bu arada mektuplarla haberleşmeye devam ederler. Fırtınalı bir akşam Suat Bey bu aşkın ızdırabına dayanamaz ve kendini denizin azgın sularına bırakır. Ertesi sabah, dün fırtına nedeni ile gelemeyen tekneden Suat'a bir mektup gelmiştir. Bu Şadiye’nin mektubudur. Mektupta Şadiye "Suat, babamı nihayet izdivacımıza ikna ettim, gelip beni ailemden isteyebilirsiniz" yazıyordur. ‘Ada Sahillerinde Bekliyorum’ türküsünün kulaktan kulağa gelerek bugüne ulaşan ikinci hikâyesi ise; İstanbul’a ve denize âşık sevgililerden hanım kişi bir şekilde bir gün denizde kaybolur. Hikâyenin erkek kahramanı ise kendisini sahillere vurur. Şile’den Prens Adaları’na kadar bütün sahillerde biçare dolanır ve sevdiceğini bekler. Bir ümit bir gün denizden çıkar gelir diye, fakat sevdiği gelmez. Kahrına dayanamayacak hale gelince bu sözleri yazar, bu sözlerde kâh dostlar kâh da balıkçılar sayesinde o günleri atlatır ve bugünlere gelir. O meçhul insanın kaybı ne kadar derinse, [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Lütfen Üye Olmak için TIKLAYIN...]müziğinin kazancı da o kadar büyük olur. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Lütfen Üye Olmak için TIKLAYIN...] 👍 1
________________ Üslup muhattaba göre şekil alır . | |
| |
| | #2 |
| Ekrem ve Müzehher Güyer'in aşk hikayesi, [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Lütfen Üye Olmak için TIKLAYIN...]'ne ölümsüz güzellikte iki şarkı getirdi. Ekrem, Müzehher'e olan derin sevgisini anlatmak için "Unutturamaz seni hiçbir şey, unutulsam da ben" şarkısını besteler. Bu nihavent şarkının notalarında, onun kalbinde yer eden Müzehher'e olan aşkını duyabilirsiniz. Yıllar sonra, Ekrem'in zamansız vefatının ardından, Müzehher, sevgilisinin yokluğuyla baş etmeye çalışır. İçindeki sızı, onun kalemine yansır ve "Unutmadım seni ben, her zaman kalbimdesin" dizeleriyle karcığar makamında bir güfte yazar. Bu sözler, onun Ekrem'e olan aşkını ve özlemini yansıtır. Şekip Ayhan Özışık, Müzehher'in bu anlam dolu sözlerini fark eder ve aynı derinlikte bir melodiyle besteler. Böylece, Ekrem ve Müzehher'in sevdasını anlatan bu iki şarkı, müzikseverlerin gönlünde yaşamaya devam eder. Bu iki aşk dolu eser, Ekrem ve Müzehher Güyer'in birbirlerine olan sonsuz sevgisinin en güzel kanıtları olarak, zamanın ötesine geçip günümüze kadar gelir. Bu şarkılar, onların aşkının ne kadar güçlü ve gerçek olduğunu bizlere fısıldar. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Lütfen Üye Olmak için TIKLAYIN...] 👍 1
________________ Üslup muhattaba göre şekil alır . | |
| |
| | #3 |
| DOMATES BİBER PATLICAN'IN HİKAYESİ...... Sene 1968 Barış Manço henüz 25 yaşında. Bir kızla tanışmış, çok sevmiş evlenme teklif edecekmiş, kızı evine çağırmış bir sürü hazırlık yapmış, ama cesaretini kolay kolay toplayamıyormuş. Öyle havadan sudan konuşmuşlar. Barış Manço tam cesaretini toplamış lafa " Ben " diye girmiş, ama o da ne! Sokaktan geçen bir seyyar satıcı başlamış bağırmaya DOMATES BİBER PATLICAN! Bu sesten sonra zaten cesaretini zar zor toplayan Barış Manço dikkatini kaybetmiş, konuşamamış. Kız da " senin gibi iki lafı bir araya getiremeyen bir adamla beraber olamam" demiş. Barış Manço'da bu olaydan 20 yıl sonra " Domates biber patlıcan " şarkısını çıkartmış. Şarkının sözleride aslında bu olayı anlatıyor. Domates biber patlıcan Bir anda bütün dünyam karardı Bu sesle sokaklar yankılandı Domates biber patlıcan Keşke hislerimi sana açıkca anlatabilseydim Sana deli gibi aşık olduğumu söyleyebilseydim Gözgöze geldiğimiz o anda sanki Dilim tutuldu bir anda Konuşamadım karşında Oysa bütün cesaretimi toplayıp sana gelmiştim Senin için çarpan şu kalbi gör istemiştim Tam elini tutmak üzereyken Aşkımı itiraf edecekken Sokaktan gelen o sesle yıkıldı dünyam....... BARIŞ MANÇO SAYGIYLA............ [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Lütfen Üye Olmak için TIKLAYIN...] 👍 1
________________ 🐞🍀 hiçbir şey için geç değil ve ..... geç değil bir şey için hiçbir şey 🐞🍀 | |
| |
| | #4 |
| Ağlatan Kafe Bir varmış, bir yokmuş... Elbruz'un yamacında her yerden uzak, her yerden çok farklı, çok az kişinin bildiği küçük bir çerkes köyü varmış. Bu çerkes köyünde beyaz tenli, sırma saçlı, güzel gözlü Janset adında bir genç kız yaşarmış... Günlerden bir gün Janset ve ailesi komşu köye düğüne davet edilmiş. Öyle bir düğünmüş ki bu Kafkasya'nın en güzel kızları en yiğit erkekleri davet edilmiş sadece. İşte ilk orada görmüş Şamil Janset'i ve Janset de Şamil'i... Şamil, o gece en güzel şarkılarını çalmış akordiyonu ile. Bütün bir gece... Hiç yorulmadan... Ve düğün bitmiş. Janset Şamil'e bakmış, Şamil Janset'e... Uzaktan sevmişler birbirlerini... Yada Şamil öyle zannetmiş... Şamil düğünden sonra hep Janset'i aramış. Bütün Kafkasya köylerinde... En sonunda Elbruz'un yamacında her yerden çok uzak, her yerden çok farklı, çok az kişinin bildiği küçük bir köyde rastlamış ona... Evine kadar takip etmiş kimsenin haberi olmadan... Sonunda Janset eski ve yıpranmış bir kapıdan girmiş içeri... Şamil koymuş aklına orada ve o gece isteyecektir sevdiği kızı... Akşam olunca gitmiş sevdiği kızın evine, kapıyı çalmış... Kapıyı açan güzel kız sendelemiş onu görünce... Belki de korkmuş, bilinmez... Şamil kendinden emin adımlarla girmiş içeri ve istemiş sevdiği kızı babasından... Babası cevap vermiş ardından... O an zaman durmuş, gece bir daha kararmış... Ve yeryüzünde çalan bütün akordiyonlar susmuş... Çünkü 'Hayır' demiş kızın babası... Akordiyoncuya verecek kızı yokmuş onun.. Şamil dönmüş arkasını, yine emin adımlarla yürürken durmuş kapının önünde... Bakmış sevdiğinin yüzüne son defa... O her şeyi ve herkesi alırken karşısına onun uğuruna... Janset gözlerini kaçırmış Şamil'in gözlerinden... Şamil nereye gittiğini bilmeden binmiş atına ve karanlığa doğru yol almış... Aylar sonra Kafkasya'nın en zengin düğününde akordiyon çalması için davet edilmiş Şamil... Öyle bir düğün ki dillere destan... Şamil çalarken en güzel ezgileri, birden gelin ve damat girmiş düğün meydanına... İşte o an ay tutulmuş Kafkasya'da, yapraklar kurumuş, sanki dünya durmuş... Çünkü sevdiği kızı görmüş... Hem çok yakın hem de çok uzak gibiymiş... Görüyor ama yetişemiyormuş... Sanki elinden akıp giden bir avuç su yada uçup giden bir nefes duman... Aslında sevdiği sandığıymış o anda gelin olan... Bu defa gözlerini Şamil kaçırmış... Belki bir anlık sessizllik, bir yaralı haykırış... Ve ardından 'Ağlatan Qafe' ilk defa o gece, Janset'in düğününde çalınmış... ... [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Lütfen Üye Olmak için TIKLAYIN...] 👍 1
________________ 🐞🍀 hiçbir şey için geç değil ve ..... geç değil bir şey için hiçbir şey 🐞🍀 | |
| |
| | #5 |
| Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar Malkara’ya ait olduğu rivayet edilen bu ayrılık türküsü, uzak bir köye gelin giden Zeynep’in ailesine duyduğu özlemi anlatır. Zeynep’in gelin gittiği köy, kendi köyüne üç gün uzaklıktadır. Yedi yıl boyunca ailesini görmeyen Zeynep’in hasreti gün geçtikçe büyür. Zeynep de özlemini dindirmek için kendi yazdığı bu türküyü evinin bahçesinde söyleyip durur. Bu haline, kocasının kötü muameleleri de eklenen genç kadın hastalanır ve yataklara düşer. Halinin kötüleştiğini ve başka çaresi kalmadığını anlayan kocası karısının köyüne gider ve ailesini getirir. Zeynep’i yatağında kendinden geçmiş halde, bu türküyü söylerken gören annesi fenalık geçirir. Zeynep’in hasreti dinse de hastalığı iyileşmez ve ruhunu teslim eder. Bu türkü halen kına gecelerinde en çok söylenen türkülerin başında gelmektedir. … Annesinin bir tanesini hor görmesinler Uçan da kuşlara malum olsun Ben annemi özlerim Hem annemi hem babamı Ben köyümü özlerim… [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Lütfen Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Lütfen Üye Olmak için TIKLAYIN...]
________________ Üslup muhattaba göre şekil alır . | |
| |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |